Tarih tam olarak tekerrürden ibaret olmasa da, büyük döngüler harekete geçtiklerinde, geçmişte yaşadığımız konuların yeniden canlandığını görebiliriz. Bırakın Güneş tutulmasını, çok daha bariz bir astrolojik fenomen içinden geçtiğimiz sürecin bizi nerelere götürebileceği hakkında fikir verebilir.
1961 yılı Ağustos’unda Jüpiter ve Satürn Oğlak burcunda bir araya geldiklerinde Berlin Duvarı’nın inşaasına başlanmıştı. Bu monolitik simge, Batı ile Doğu arasında, batının kapitalist sistemi ile, Sovyetlerin komunist rejimini birbirinden ayıran, adeta arketipsel bir sembol haline dönüştü. Satürn ve Oğlak katı sistemleri, sınırlamaları ve kontrol mekanizmalarını anlatan gezegen ve burçtur. Oğlak aynı zamanda hiyerarşileri ve özellikle devlet adını verdiğimiz belirli bir bölge üzerinde hükümran gücü ve organizasyonu simgeler.
Yıl 1989, tarih 9 Kasım, Uranüs’ün Oğlak burcuna geçişi ile birlikte, bu katı yapının yıkılmaya başlaması ile birlikte Sovyetler Birliği hızla dağılmaya başladı. Sovyetlerin periferisinde bulunan ülkeler bağımsızlıklarını ilan etmeye başladılar. Benzer biçimde, 1993’te bu kez Oğlak burcunda Uranüs-Neptün birleşimi altında, AB’nin yasal çerçevesini oluşturan Maastricht Antlaşması imzalandı. Oğlak aynı zamanda medeniyetlerin maddi inşaasını da açıklar. Zira bu burcun Zodyak içindeki konumu tepede olmakla özdeştir. Hatta Oğlak’ın diğer adı tanrılara açılan kapıdır (Karşısındaki Yengeç insanın kapısı olarak anılır)
Yıl 2008 Pluton Oğlak burcuna tam olarak yerleşmeye hazırlanıyor ve şimdiye kadar kısa biçimde giriş yaptığı bu burçta önümüzdeki dönemden neler bekleyebileceğimiz konusunda kısa bir özet sunuyor.
Uzun yıllardan sonra, Rusya’nın yeniden egemen bir devletin sınırları içine, Gürcistan’a girmesini çok önemsemek gerekiyor zira bu yeni tutum aslında şimdi çok daha değişmiş, deneyim ve güç kazanmış Rusya’nın önümüzdeki yıllarda önümüze getirmesi beklenenen oyunun yeni kurallarını anlatmakta. Jeostratejik ve politik dengeler Pluton’un Oğlak burcu geçişi ile çok güçlü şekilde yerinden oynayacak. Son dönemde anlamını yitirmiş gibi gözüken NATO, şimdi yeniden tanımlanmak zorunda. (NATO’nun haritasında Satürn dönüşü yaşanmakta)
Oğlak toprakı, Pluton ise yer altı dünyasını, yer altının tüm zenginliklerini, hazinelerini de elinde tutan güçtür. Pluton Hades’tir. Sadece Kafkaslardaki petrol ve mineral yatakları değil, aynı zamanda Kuzey Denizlerindeki petrol sahalarını da akıldan çıkarmamak gerekiyor. Buzulların erimesi ile erişim imkanı beliren bu petrol rezervleri konusunda Rusya’nın hak iddia ettiğini biliyoruz.
Tüm bu önemli gelişmelerin yanında artık tek kutuplu bir dünyada değiliz. 2001 yılından bu yana, ABD’nin ilerletilmiş Güneş’i Balık burcunda ilerliyor. Bu süreç henüz olgunluk aşamasına ulaşmadı. Balık ABD’nin çözüldüğünü, karmaşa yaşadığını ve eski kararlılığını bulamayacağını ve çok daha fazla kendi içine dönme durumunda olacağını da simgelemekte. Bu süreç içerisinde, ABD, yeniden yeşerek diğer güçlerle, başta Rusya ve yakında dünyanın ekonomik ölçekler açıdan en büyük ülkesi olacak olan Çin’le daha farklı düzeyde bir ilişki ve diplomasi kurmak durumunda kalacak.
2010 yılından başlayarak, Satürn-Uranüs karşıtlığının Terazi-Koç ekseninde tamamlanması (0 derece, kardinal derece, dünya astrolojisi açısından çok dikkat çekicidir), Jüpiter’in de aynı anda bu noktada olması ve hiç kuşkusuz, 2012 yılında gerçekleşecek olan Uranüs-Pluton karesi gerek Rusya, gerekse Çin’in dünya politikasında çizecekleri yeni hareketleri anlatacaktır. Uranüs’ün Oğlak burcuna geçişi ile yıkılan Berlin Duvarı, Pluton’un Oğlak burcuna geçişi ile yeniden bir dönüşüme uğrayacak, bu süreç içinde hız kazanmış olan global süreçler, global ekonomik düzen kendi içerisinde yeni cepheler açacaktır. Benzer biçimde, artık dünyayı yöneten büyük şirketler, ülkelerin ekonomi politikalarını kontrol altına almış gözükmektedir. Büyük sermaye ve para hareketleri bir çok ülkenin, Türkiye dahil, kendi siyasi iradesinin kontrolünü de ele geçirmeye başlamıştır. Ancak şimdi bu yeni durum, Pluton Oğlak transiti, hem bir yandan global ivmenin geçireceği bir kriz, hem de siyasi platformda 2014 yılına kadar netleşmeye başlayacak olan yeni bir dünya düzeninin ortaya çıkacağını açık şekilde ortaya koymaktadır. Tarih ve oyunun kuralları yeniden yazılmaktadır.
R. Hakan Kırkoğlu 19.8.2008
